"Bir varmış bir yokmuş. Küçük, güzeller güzeli bir prenses varmış. Dağların ardındaki sarayında, hayatın çok uzağında yaşadığını sanırmış hep. Ta ki bir gün kötü kalpli cadı gelip de ona sihirli elmayı yedirinceye dek.. İşte o zaman anlamış ki bu prenses aslında taa içindeymiş hayatın ve hep sinsi tuzağındaymış kötü kalpli cadının".
Yıllar önce yazdıklarıma bakıyorum da ne kadar dolu ve boşmuş. Masum ve de çok toymuş. Evet toymuş bu yürek, bilmemiş. Kaybettikçe benimsemiş. Küçük zaferlerin kahramanı olmuş ve bunlara hep çok sevinmiş. Gülmek güzeldir demiş de kıymetini daha bilememiş o zamanlar. Ama gülüşleri kalbinin en derinlerinden gelmiş. Yanağındaki gamzelerin ne büyük bir nimet olduğunun farkında bile değilmiş. Dokunulmamış, ezilmemiş, henüz daha çok saf ve hiç kirlenmemiş. Zaman çok geçmiş ve bu acemi yürek hayat okuluna yeni girmiş.
Zamanın bir yerindeyim şimdi işte. Dünün ötesinde yarınınsa çok gerisinde… Buralarda bir yerdeyim belki de aynaya baktığında gözbebeklerinin en derinlerinde. Zaman geçiyor yaş alıyorum, yaşlanıyorum, duyduğum her şeyle bir yaşıma daha giriyorum senin gibi bende. Bazen devamını nasıl getireceğimi bilemediğim sözcüklerle başlıyor cümlelerim. Tıpkı yaşamak gibi, sonunu göremediğim yollar gibi… Ama her seferinde bir şeyler ya da birileri ışık oluyor, güneş oluyor gösteriyor önümü. İlahi güç yanındayım diyor, kul olmanın sultanlığını hissettiriyor. Eksik kulluğumun gerçeğiyle utandırıyor.
Oluyor mu böyle sana da?
Peki sık sık yapar mısın sende? Yeni kararlar alıp sonra başa sarar mısın yine? Hep pazartesi mi başlarsın diyete? ‘Sonra’ bir şeyi yapmak için en uygun vakit mi sende de? Söylesene benziyor muyuz birbirimize? Ya için?.. İçin bir dolu kor, küllerin çok , Karadeniz de gemilerinle dolu mu hı? Ahh o gemiler ya yakılır ya batırılır değil mi, peki umut sence hiç yok mu?
Ya gözlerin? Seninkiler de eşlik eder mi benimkilere? Benim gözlerim sık uğrar da uzaklara. Gökyüzündeki aynı yıldızı seçip aynı iç yangınıyla ah çekmiş miyizdir derinden mesela? Çok severim ben uzakları, derinleri. Bazen, yüreğimin penceresini usulca aralayıp seyrederim bir köşeden gelip geçenleri. Dünlere saçtığım anılara düşer yolum. Sessizce gidenlere bakarım, gidenlerin bıraktıklarına, yaka paça kaçanlara, bazen benim istemediklerime, kapıdan kovup bacadan girenlere, gözyaşlarıyla uğurladıklarıma, bütün neşeleri yüklenmiş kucak dolusu sevgiyle gelenlere… Bazen mutluluk oluyorlar bende, bazen gözyaşı.Yüreğimde hepsi bir duygunun adı. Her yaşımda yaşpastamdaki yeni bir mum parçası. Ahh olup döküldükleri de oluyor dilimden, ohh deyip şükredildikleri de.
Yazarım bazen de, saatlerce ve bıkmadan, kalem temizler beni. Lodos olur götürür tüm kıyı ve beridekileri. Derken zaman geçiyor. Bendeki tanımlar anlam değiştiriyor. Aldığım her yaşla beraber sözcüklerim de büyüyor, sonra cümlelerim uzuyor. Noktalarım çoğalıyor ve bir sürü yeni paragrafım oluyor. Ama daha çok silgi kullanıyorum, başkalarına yazdıklarımı temizleyemesem de sayfama yazılanları silip okunmaz kılıyorum. Yerlerine güzel cümleler dolsun istiyorum. Ve biliyor musun ben Polyanna'ya inanıyorum. Yüreğimi bir güvercinin kanadına bağladım ve O'nun yanına doğru yol alıyorum. Her yol dönemecindeyse büyüyorum. Büyümek... Ne büyük hayaldi annemin topuklu aykkabılarını sürüyerek yürürken aynanın karşısında büyük bir kadın olmak. İşte tam oradayım şimdi, hayalimin ortasında, bir kadının olgun yaşında. Biraz değişik yaşanıyor hayat burada. Küslükler iki parmağını birleştirip boz yapınca bitmiyor mesela. Büyüyünce o iki parmak kolay kolay bir araya da gelmiyor ki. Sonra, bir tek kan kardeş olmak için akıtılmıyor kanlar mesela. Dizindekiler gibi kolay kapanmıyor yürekteki yaralar, daha uzun sürüyor acılar. Sana taş atan arkadaşın çağırdığında sil baştan koşuvermiyorsun dışarı çünkü aklının bir köşesinde kalıyor yaşadığın o büyük sancı.
Olsun ben artık büyüdüm, başka iklimlerde, yepyeni bir mevsimdeyim. Olgunlaştım artık meyve vermeliyim. Kırgınlıkları, dargınlıkları öylece bıraktım geldim. Yüreğim yol geçen hanı, ayırt etmez artık kimseyi. Yeni yeni öğreniyorum galiba sevmeyi ama gerçekten sevmeyi. O’na sevgimi artırdıkça öğreniyorum O’ndan olan her şeye meyletmeyi. Ne için sevdiğini bilince insan neyi sevdiğinin çok da önemi kalmıyor. Sevilenin hatrı tüm sevilesileri kucaklıyor. Sonuna kadar açıyor yüreğini ve kocaman sarılıyor.
Bu Yazı: bir yüreğe girdi ötelere uzandı, Polyana'nın yanına yol aldı, yaşpastaya mum oldu. Bu yazı küçücük bir kız çocuğuydu büyüdü, kocaman kadın oldu. Bu yazı masallar içinden hayatı buldu ve sonunda kendine vardı.
0 yorum
Yorum EkleYorumunuz