Okul Dosyası 1: Aksaklıklar

Demeyim demeyim diyorum ama bu okul olayı bana çok koydu beee. Kızımı 4-5 saatlik eÄŸreti biryere veriyormuÅŸum da her akÅŸam alabildiÄŸime şükrediyormuÅŸum hissiyle yaşıyorum.

Vuslat'a nasihatlerimi değiştirmemek için kendimi zor tutuyorum.

"Annecim kimseye vurma" yerine "biri sana el kaldırırsa 3-5 de sen geçir" diyesim var, "öğretmen yan gözle bakarsa tası tarağı topla gel" diyesim, eÄŸitim sistemine sövesim, milli eÄŸitim bakanını dövesim, sınıf annesi olasım var.
 
Aslında son derece saÄŸ duyulu, çocuk eÄŸitiminde çok duyarlı bir anne olarak tanımlardım kendimi taki bu okul haftasına kadar. Ä°kide bir çocuÄŸunun terli bezini deÄŸiÅŸtiren, aman yavrum aman çocuÄŸum diye peÅŸinde dolanan, bir prenses edasıyla çocuÄŸuna yaklaÅŸan bir anne baba olmadık biz hiçbir zaman. Eee o zaman peki niye kendimi bile tanıyamayacak kadar kaygılandım ki ben. Son derece memnun olduÄŸum özel ilgiden, son derece güvendiÄŸim bir kreÅŸ ortamından sonra sanırım biraz ağır geldi bu durum bana. Yok hayatı öğrensin di, yok nereye kadar özel okula gönderebilecektik di, yok kardeÅŸi olursa ona da bu imkanları saÄŸlayabilecekmiydik di derken Vuslat'ı mahallemizin zorunlu adrese teslim okuluna kaydettirdik.

HoÅŸ konu konuyu açıyor. Bu adrese baÄŸlı kayıt sistemi de ayrı bir film. ÇocuÄŸunu eÅŸinin dostunun üzerine kaydettirenler mi ararsın, adreslerini deÄŸiÅŸtirenler mi, nakil resmi altındaki okul deÄŸiÅŸtirmeleri mi derken herkes çözümsüzlük içinde bir çözüm arayışına giriyor kendince. Biz de Vuslat için iÅŸi kılıfına uydurup baÅŸka bir okul arayışına bi girmedik deÄŸil ama istanbul trafiÄŸi, araba sevmeyen Vuslat ve küçücük çocukların servis telaÅŸları üçlemesini yanyana getiremedik. Hadi dedim kızım okul yolu düz gider. Kaderimize razı olup seni adrese teslim edelim bide Allah hayırlı yazılar yazsın hayırlı insanlarla karşılaÅŸtırsın diye dua edelim, izleyelim bakalım neler olacak dedim.

Bir de ilginçtir bizim hemen 200 metre ilerimizde bir okul varken 1200 metre uzaklıktaki adrese baÄŸlı okulumuza gitmek zorunda olmamız da ayrı bir komedi. Neyse devletimiz bilir diyelim, bizi düşünür diyelim, en iyi ÅŸartları saÄŸlar diyelim de biraz içimiz soÄŸusun yapacak birÅŸey yok. 

(AÅŸağıda okul kayıt sürecinden okulda geçen 2 hafta boyunca tanık olduÄŸum ve kızmama, endiÅŸelenmeme, acabalara düşmeme neden olan bir takım olaylar okuyacaksınız.)

Her puanını tutturan deÄŸil, her yüreÄŸi yeten öğretmen olmalı. Çünkü hakikaten zor iÅŸ. Yeri geliyor kendi 2-3 çocuÄŸumuza bile tahammül edemiyorken okuluna göre mevcutları 20 ile 50 arasında deÄŸiÅŸen çocuk topluluklarıyla ilgilenmek herkesin karı deÄŸil. Bakın ilgilenmek diyorum çünkü illaki geçirirsin günlerini, höyt dersin, iki çığlık atarsın olur biter. Onun için öğretmenlik emek iÅŸi, sevgi iÅŸi, özveri iÅŸi, sabır iÅŸi,umut iÅŸi. Devlet memuru oluyum param hazır gelir, çocuklar kafamı ÅŸiÅŸirirse de höyt der oturturum bakış açısını kabul etmez. Okulun bahçesinde öğretmeni tarafında savrularak Ã§ekiÅŸtirilen ve korktuÄŸu için de bağıra bağıra aÄŸlayan birinci sınıf çocuÄŸunu görünce acaba dedim kaç tanesi böyle. 

Bu durumlara böyle öfkelenirken bunun dışında zor ÅŸartlara itilen sistem maÄŸduru öğretmen hikayeleri de dinliyorum. Hani olur ya ne zevk kalıyor ne ÅŸevk insanda, öyle durumlar yaşıyorlar malesef. Atamalar, tainler, okuldan ancak akÅŸam 8 de çıkabiip de bakıcının "hadi hadi 6 ya kadar bakıyım da sen 9 dan önce eve gelmiyorsun ki" deyip çocuÄŸu ortada kalan öğretmenler... Kendi hayat düzenlerini kurabilme telaşından öğretmen olduÄŸunu hatırlayacak vakit kalmıyor geriye . Bunu da baÅŸka bir konuda konuÅŸuruz. Ne kadar sistemsiz bir sistem bu Allah'ım!

Haa bir de ÅŸu 60 aylık 66 aylık durumu vardı. Bu yıla kadar 66 aylık ve üstünün okula gitmesi zorunluydu. Neyse ki geçen yıl Vuslat bir ayla kurtarmıştı durumu. Åžimdi iyiki diyorum iyiki gitmemiÅŸ okula, iyiki beklemiÅŸiz bir yıl daha. Çünkü bir yıl içerisinde yavrumun hareketleri, tavırları, düşünce biçimi daha bir olgunlaÅŸtı. Bundan da ziyade fiziksel ÅŸartların içler acısı olduÄŸu okula daha ürkek daha güvensiz gönderirdim. Åžimdi aklım bir kalıyorsa çocuÄŸumda o zaman bin kalırdı heralde.

Her anne baba kendince çocuÄŸu için en iyisi olduÄŸunu düşündüğü seçimler yapıyor ama bana sorarsanız olması gereken yaşı beklemenizi öneririm. Geçen yıl Ã§evredeki kızımın yaşında olan herkes okula giderken Allah Allah biz de bir anormallik mi var yoksa, acaba bizde mi çocuÄŸu göndermeliyiz diye Ã§ok gel gitlerde kaldım. Ã‡ok şükür aldığım karardan ÅŸu an daha da çok mutluyum. Ha bir de çocuk sokakta dolanacağına okula gitsin yada evden gitsin de rahat ediyim diyen anne baba zihniyetleri de var aramızda. Onlara diyecek çok ÅŸey var ama hiç sözüm yok.

Gelelim Vuslat'ın yavaÅŸ yavaÅŸ baÅŸlayan mini okul maceralarına. Mesela tuvalet konusuyla baÅŸlayabiliriz. Önce düğme, sona diÄŸer taraftan birdaha düğme, arada fermuar olan 3 aÅŸamalı açma sistemine sahip formasını giyse de henüz çıkaramıyor Vuslat. Zaten sıkı sıkı tembihledim aman annecim sıkışmazsan lavaboya gitme diye. Malesef ki tuvaleti gelmiÅŸ ama eteÄŸini düşünmeye sıra gelmeden kapının kapanmama azizliÄŸine uÄŸradığı için tuvaleti kullanamamış. Hayat dersi bir: evindeki bir eli yaÄŸda bir eli balda konforu bulamazsın her yerde.

Bir de susamış. KreÅŸte olsaydı alt kata Saadet Teyzesine gider suluÄŸuna yeni su eklenirdi. KreÅŸteki mantıkla öğretmenine baÅŸvurmuÅŸ, o da kantine inmesini oradan su alabileceÄŸini söylemiÅŸ. Kantinci de doÄŸal olarak para isteyince suyu geri bırakmak zorunda kalmış yavrum. Almaya gittiÄŸimde "anneee bana yarın para ver benim suyum yetmiyor kantinde de parayla su veriyorlar" deyince iÅŸte kızım dedim içimden. Hayat dersi iki: paran yoksa sana su bile yok:)) Cadı ÅŸimdi zor durumda kalmadıkça kullanmamak ÅŸartıya yanında 2 lirayla okula gidiyor. HoÅŸ yavaÅŸ yavaÅŸ paralar gereksiz abura cubura kaymıyor deÄŸil.

Bir de ÅŸu okul kantinleri var yaa! Çıkıp gidin ÅŸu okullardan ya, niye varsınız ki? Bana göre çok gereksiz ve yararından ziyade zararlılar. Hem çocukların saÄŸlığına hem ailelerin ceplerine zarar vermekten baÅŸka ne saÄŸlıyor? Onun yerine kırtasiye falan olsa bari bir amaca hizmet ederdi.

Åžahit olduÄŸum bir olay daha var ki o da biraz düşündürdü beni. Teneffüs bitiminde çocukların okula girme izdihamına birçoÄŸunuz ÅŸahit olmuÅŸtur. Zil sesini duyar duymaz ne anlarlar bilmiyorum ama pata pata pata pata okula koÅŸarlar.(liseye geçtiklerinde de bir ileri iki geri çıkarlar sınıfa, yani inÅŸallah bunlardaki o coÅŸku gitmez ama ne yalan söyleyim biz öyleydik) Bir iki gün önce bir çocuk tam giriÅŸ kapısının önünde düşüverdi derken abartmıyorum 10-15 tanesi ona takılıp üzerine yığıldı. Düşen çocuklar bir anda nasıl kalktı biliyor musunuz? Nöbetçi öğretmenin yardımıyla falan deÄŸil, nöbetçi öğretmenin acı acı çalan düdüğünün korku belasıyla.

Aklıma Vuslat'ların kreÅŸ döneminde arada bir gittikleri özel okuldaki bir anısı geldi. Vuslat hoplayıp zıplarken düşüvermiÅŸ öğretmen de almış hemen revire götürmüş onu, pansuman falan yapmışlar. Vuslat akÅŸam geldi anlattı bana anne böyle böyle oldu diye. Eline baktık hiçbiÅŸey de yoktu, zaten bu kadar abartıya çocuk da anlam verememiÅŸ. Ahh ah neden benim ülkemde cebinin büyüklüğüne göre deÄŸerli oluyor ki insanlar?

Ya ben mi çok hassasım, çok mu insanlık bekliyorum bilmiyorum ama yanlış olan birÅŸeyler var sayın sistem bey seni görev başına çağırıyorum.

Ayağına diken batan arkadaşını bırakmayan kızımın hikayesi var sırada. Zil çaldığı andaki izdihamı anlatmıştım. Vuslat'ı da sıkı sıkı temdih ettim aman annecim sen koÅŸma yoÄŸunluk bitsin ondan sonra okula gir diye. Baktım Vuslat da ağır ağır geliyor yanında arkadaşıyla. Önce benim sözümden dolayı böyle yavaÅŸ davrandığını düşündüm. Nöbetçi öğretmen de çabuk olun diyerek yanlarına doru ilerledi. MeÄŸerse yanındaki arkadaşının ayağına diken batmış da kızım onu bırakmak istememÅŸ. Vuslat öğretmene durumu anlatmaya çalışıyordu ki öğretmen hadi sen sınıfa diyerek eliyle öne doÄŸru hafiften ittirdi Vuslat'ı. Hayat dersi üç: bazen görülmez iÅŸte yaptığın iyilikler. Hiç de umuru olmaz bazen bir diÄŸerinin.

(sınıfa alınacak perde için birkaç kez okula gitmem gerekti de bende fazla fazla ortamı gözlemleme fırsatı buldum)

Bir de bir müdür yardımcısı tanıdım. Elinde mikrofon olduğunu unuttu diye düşünmek istiyorum bir tane anneye "salak kadın!" diye bağırdı. Hoş onun salak demesi ayrı konu çocukların arasında onları ite kaka içeriye girmeye çalışan kadın da ayrı bir konu. Bu notu da düşmek istedim bu satırlar arasına.

Bunlara gördükçe ÅŸikayetten ziyade ne yapılır diye düşünüyorum. Önce aklıma okul denetiminden günlük sorumlu bir müfettiÅŸ olsa, öğretmenler her an sınıflarına girileceÄŸi beklentisiyle özenseler derslerine, çocuklarına. Eskiyen eÅŸyalar yenilense, kırılanlar onarılsa, çocuklara daha özenli, daha üstlerine titreyerek davranılsa keÅŸke. Pazarlardaki zabıta mantığıyla yani. Sonra bu bizim ülkemiz ya müfettiÅŸle okul yönetimi içli dışlı olursa bazı ÅŸeylere göz yumulması baÅŸlayabilir bu defa da diye geldi aklıma. Onun için hergün yeni bir müfettiÅŸ yeni bir okulda görevlendirilmeli çözümünü buldum. Aslında bu iÅŸi annelere de verebilirler. Sanırım yavrularını ve yaÅŸadıkları yeri en iyi onlar denetler.

Bunun yanında güzel ÅŸeyler de yok mu? Var. Mesela öğretmenimiz... Güler yüzlü, tatlı sözlü, ders disiplinli biri izlenimini verdi bana lk etapta. Sınıfa ilk girdiklerinde çocukları ÅŸekerlerle karşılaması da bir çabaya hizmet ettiÄŸini gösteriyordu. Bakalım ilerleyen günlerde herÅŸey daha netleÅŸecek ve ben mutlaka buradan paylaÅŸacağım olanı biteni. Laf aramızda öğretmenimizin 3 yaşında bir çocuÄŸu varmış veliler "ayyy" diyor "bu izin alıp alıp gider bizim çocuklarımız kalır". Bu da okul dedikodularından bir alıntı olsun, bu konuda yorum yok.

Dersten kaçan öğrencisini yalvar yakar sınıfa sokma çabasına giren, yavrum sınaya gir, çocuÄŸum beni takip et diye öğrencisine ÅŸevkatle yaklaÅŸan öğretmenler de gördüm ki ellerine emeklerine geçen senelerine saÄŸlık. 

Ä°ÅŸte böyle sevgili okur. Velilerin öğretmenlere, öğretmenlerin veliliere, ikisinin birden sisteme kızdığı; sistemin eÄŸitim adına yaptığı tek yeniliÄŸin sınavlar olduÄŸu bir Ã¼lkede Ã§Ã¶züm bulmak mümkün müdür ey Türkiye?

(Not: sizin de okulunuza dair kaygılarınız varsa paylaşın lütfen aksine iyi izlenimlerinize de ihtiyacım var. Merakla bekliyorum.)


Bu Yazı: kaygılı, bu yazı öfkeli, bu yazı gittiği okulu sınıfta bıraktı.

 

 

 

 

 

 

 

Etiket :  okul , ilkokul , Ã¶ÄŸretmen , eÄŸitim sistemi , Ã¶ÄŸrenci , Ã¶ÄŸretmen davranışları 

0 yorum

Yorum Ekle

Yorumunuz

  1.