Bugün de yine Vuslat'la az gidip uz gidip dere tepe düz gidip okula vardığımız daha doğrusu varmaya niyetlendiğimiz günlerden biriydi. Bugünü hikaye yapan ilham kaynağım ise bize yol veren kaba sürücü. Biraz tezat geliyor değil mi bize yol verdi dediğim adamı kaba diye lanse etmek. Dinleyin hak vereceksiniz.
Efendiiiiiim şöyle ki:
Bulunduğumuz yer itibariyle herhangi bir trafik lambası yada yaya geçidi olmayan bir noktada karşıya geçebilmek için uygun zamanı kolluyordum. Derken çok şık bir araba sürücüsü de bizi görmüş olmalı ki yavaşladı yavaşladı hemen yanımızda durup
"Çarpacam başıma dert olacaksınız şimdi, bana hızımı mızımı da kestirdiniz zaten geçin hadi geçiyosanız " gibi bir ifadeyle kaşları çatmış "çıkın ayak altından yallah yallah"
dercesine elini sağdan sola savurarak bir bakış attı bize. (Valla kelimeler bu muydu bilmiyorum ama kafasında hiç de iyi düşünceler dolanmadığı da her halinden belliydi.) Ayy nasıl sinir oldum. Karşıya geçsem, yol biter, bize sözde yol veren o sinir adamın silüeti gözümün önünden gider işime bakardım. Ama yaptığını yanına kar bırakmak da içime dert olurdu, dudaklarımı kemirirdim. Geçmesem kapısı camı kapalı ve ilerlemek için benden kurtulmayı bekleyen adama hınçımı ve derdimi nasıl anlatacaktım bilemedim.
Arabada olsan kolay uzunca bir kornaya basarsın o anlar anlayacağını:))
Ama yayasın, haklısın ama madursun işte. Bi omuz silkeleyip geçmemeyi düşündüm önce, bir ona inat ağırdan ağırdan ilerleyim ki sinir olsun dedim ama bunlar beni tatmin etmezdi ki. Adama elimle bir saniye işareti yaparak yanına gittim bende. Sonra onun gibi elimi savurarak camı aç işareti yaptım.
"Bence iyi birşey yapmak istiyorsanız karşınızdaki size minnetliymiş gibi düşünmeyin ve karşınızdakinin kadın olmasını geçin insan olduğunu unutmayın olur mu. Açıkcası yol vermeden geçip giden diğer sürücülerden olsaydınız çok daha memnun olurdum dedim"
ve onun cevabını dinlemeden yoluma devam ettim. Bazı insanlar basma kalıptır ya sanırım bu şoföde öyleydi. Söylediklerimi çok da kaile aldığını sanmıyorum. Belki bişey bile anlamadı, yada bu onun yaşam şekliydi(neyse işin psikolojik boyutunu bir yana bırakıyorum, şimdi hiç sırası değil) özür falan da beklemedim. Dolayısıyla sürücünün hayatında bişey değişmedi ama olsun.
Ohhhhh dedim rahatladım, kendime ve insanlığıma değer verdim, hakkımı savundum ya bu tatmin bana yeter.
Hani bir yol verme işareti vardır ya avucunu yukarı bakacak şekilde açıp elini karşındaki yayanın göreceği hizada tutarak bir yönden diğerine doğru kaydırırsın ya işte sevgili sürücü böyle yol ver biz yayalara. Kendini ne yerine koyarsan koy ama bizim insan olduğumuzu unutma. Haaa bütün sürücüler böye kaba olmuyor tabi. Kibarca yol veren, daha doğrusu yol vermeyi nezaket çerçevesinde yapan sürücülere hakettiği karşılığı mutlaka veririm. Mini bir tebessümle kafamı öne eğerim medeni medeni yoluma devam ederim.
Bu yazı: kendisine yol verilsin istemedi ki. İncelik istedi, kibarlık istedi. Ne olurdu azcık nezaket göseydi. Ama durumu görmemezlikten de gelemezdi. Bu yazı kim neyi hakediyorsa aslında onu yaptı.
0 yorum
Yorum EkleYorumunuz