Vuslat'ın doğumundan onunla oynayabileceğim bütün oyunları tükettiğimiz ve tükendiğim 2,5 yıl sonunda farklı arayışlara girdik. Yaşı küçük olduğu ve bende çalışmadığım için kreşe vs göndermek hiç ihtimalimde yoktu önceleri. Baktım olmuyor, yetemiyorum ona, bari bazı günler gönderebileceğim bir ortam ayarlayım diye düşündüm ve internetten çevremizde bulunan kreşleri araştırdım. Derken birtanesiyle telefonda görüştüm bana gün ücreti ödeyerek istediğim zaman dilimlerinde bırakabileceğimi söylediler. Tabi o zaman hiç ihtiyaç duymadığım için kreşler konusunda bir bilgim de yoktu. Nasıl şartlar aramalıyım, ne sormalıyım, ne gözlemlemeliyim aklıma bile gelmedi. Neyse, adresi aldım ve biz Vuslat'la düştük yollara. Ben sağda solda kreşin yerini sorup soruştururken bir tane bayan orası benim yolumun üzeri beraber gidelim dedi. Bide üstüne kimde duysam o dediğiniz kreşi tavsiye ediyor herkes çok memmun bizim bi tanıdık da gönderiyor çocuğunu diye anlattıkça bayağ iyi hissettirdi.
Konuşa konuşa ilerlerken işte şu sağda diye gösterdiği yöne baktığımda onun benim internette bulduğum harıl harıl aradığım yer olmadığını gördüm. Onu bırak benim söylediğim kreşle isim benzerliği bile taşımıyordu. Vardır bir hayır önüne kadar gelmişken bi içeri gireyim dedim. Çok tatlı bir bayanla çok tatlı bir sohbet sonrasında Vuslat'ı haftanın her günü yarım gün şeklinde kreşe gönderme sonucuna vardık. Kreş sorumlumuz kendi belirlediğimiz zaman dilimlerinde değil de bir düzen içerisinde kreşe göndermemizin hem çocuğa kreşi benimsemesi hem de diğer çocuklarla kaynaşıp arkadaşlık kurmasında destekleyici olacağını söyledi. Kahvaltıyı evde yapacak, kreşte spordu, oyundu, masaldı gibi basit etkinliklere katılıp öğle yemeğini yedikten sonra alacaktım onu. Daha öncede söylediğim gibi bu hiç planlamadığımız bir durum olduğu için eşimle, "Nasıl olur, Vuslat bu durumdan nasıl etkilenir?" diye bir süre düşündük. Kafamızı karıştıran bir ayrıntı da kreşte 4,5 ve 6 yaş sınıfları vardı ve Vuslat O sene 3 yaşına girecekti. Dolayısıyla diğerlerinden 1 yaş küçük olacakı. Bu süreçte tekrar kreşle görüştük derken denemeye karar verdik.
O zamanlar Vuslat'ı kreşe bebek arabasında ve altı sarılı şekilde götürüyordum. Tüm anneler babalar yedek kıyafet koyarken ben arasına bir de bebek bezi ekliyordum. 4 yaş sınıfının 2,5 yaşındaki en küçük üyesi Vuslat sınıf (abilerinin ablalarının:)))arkadaşlarının "bebeeek bebeeek!" söylemleriyle bir haftada bezi bıraktı. Bir sonraki yıl 4 yaşını dolduracak olan Vuslat bu defa kendi yaşıtlarıyla beraber yine 4 yaş sınıfındaydı. Geçen yıl 5 yaş ve bu yıl da eylülde tam 65 aylık olması sebebiyle okula gönderelim mi göndermeyelim mi gel gitleri sonucu kreşe devam kararı alıp 6 yaş sınıfına kaydettirdik.
Zorun neydi, hiç mi evde tutamadın, oyalayamadın çocuğu diyeceksiniz. Ama sakın kimileri gibi başından attın, rahatsın, çocuk anneye hasret büyüyecek gibi cümlelerle kırmayın beni. Birincisi koskoca İstanbul'da size destek olacak kişi konusunda tekseniz,bugün de yemeği annemde olurum diyemiyorsanız evet oyalayamıyorsunuz. Özellikle o dönemler benim tek başına vakit geçirmeyen yada geçirtemediğim kızımla yemek yapmaya bile zor vakit buluyordum. Kendi halinde bıraktığımda seçenek olarak tv seyretmeyi buluyordu ve ben zamanının böyle geçmesini, minicik beyninin zedelenmesini istemedim. Sürekli onunla olup oyunlar oynamak, legodan yapacak şekil kalmayıp başa sarmak, kedicilik köpekcilik oynamak bir süreden sonra beni çok sıkmaya başladı. Günlerim hep 2,5 yaş seviyesinde geçiyordu ve deşarj olamayan bende mini sinir patlamaları yaşanmaya başladı. Bizim anne kızlı güzel zamanımız bazen birbirimize eziyete dönüştü. Derken medeni bir şekilde yollarımızı ayırmaya karar verdik:)) Hııı şunu da söylemeliyim ki bi imkan bulamıyorsan illaki durur o çocuk evde ama böyle bir fırsatım varken de daha iyi olabileceğini düşündüğüm seçeneği seçtim. Kızımı da kendimi de kasmayım istedim.
Zamanla gördüm ki onu, çıkardığı miyav sesiyle kahkahalara gömülebilecek kendi gibi insanların arasına göndermekle en doğru kararı almışız. Önceden tek arkadaşı ben olan Vuslat'ın bir sürü kendi gibi arkadaşı oldu. Evde zevk almadığı legoları kreşte keyifle oynadığı, yemediği yemekleri sıra trenini kaçırmamak için sevmese de yediğini görmek bana "iyi ki" dedirtti. Ayrıca ayrı kaldığımız birkaç saat boyunca hem o eğleniyor hem ben kendi halime kalıyor, işlerimi hallediyor, küçük kurbağa dışında da 2 satır kitap okuyordum. En güzeli de cadım beni ben cadımı özlüyorduk ve bir aradayken kaliteli zaman denen şeyden yaşıyorduk.
Dedim ya aaa evdesin bide çalışmadığın halde bu küçük çocuğa niye eziyet ediyorsun diyen çok oldu. Herkes konuşur, birşey der mutlaka ve herkes kendi yaşadığını bilir. Bana zor gelen ötekine kolay da gelebilir, ooo ben birini ayağımda birini elimbe büyüttüm de gık demedim diye düşünenler de olabilir. Herkesin cümlesine ve yaşanmışlığına saygı duyuyorum. Her çocuk kreşe gitsin diye de değil bu yazım. Sadece düşünenler için kreş çocuğu anneden ayırmak, çocuktan kurtulmak demek değil her zaman.
Bu yazı: Aklının bir köşesinde kreş olup da acabalar içinde yaşayan anneleri karşısına alıp uzun uzun konuşuyor onlarla. İçinize sineni yapın daha iyi anne olabileceğiniz şık hangisiyse onu seçin istiyor. Bir kreş fikriniz varsa da korkmayın siz kötü bir anne değilsiniz diyor.
2 yorum
Yorum Eklebenim de kızım 2,5 yaşında ve bu günler ilk kreş günleri.kafamda binbir soru varken yazınız ilaç gibi geldi.çalışan bir anneyim bakıcısı bakıyordu ama deidiğiniz gibi yetemedik ve anaokuluna yazdırdık.hem de tam gün.ağlamalar istememeler zor bir dönem geç
bende Oğlumu 2 senedir kreşe gönderiyorum 1 sene daha gidecek bugünlerde çocuğuma haksızlık mı yapıyorum diye kendi kendimi yiyordum ama Dediğiniz gibi artık yetmiyorum ve tv veya tablet başında vakit geçirmesini de istemiyorum. Yazınız çok iyi geldi. Yalnız olmadığını bilmek iyi geliyor.
Yorumunuz