Ben doğal yaşayamadım. Bir dönem ekolojik yaşam konusuna bayağ eğilim göstermiştim. Doğal doğal doğal dedim, herşey doğal olmalı. Üzerime, evime kıyıma köşeme bulaşan kimyasallara savaş açıcam dedim. Oldukça da kararlıydım. Sirkeymiş, karbonatmış, boraksmış, yok portakal yağıymıymış, e vitamini kapsülüymüş, beyaz sabunmuş ne bulduysam zulaladım eve. Üstelik deterjan alışverişinden daha pahalıya geldi bana ama doğal yaşam için değer dedim.
Eh Seda önce bir ikisiyle bi denesene kızım yaa. Yok, bütün temizlik anlayışım değişecekti artık, o pis kimyasallara benim evimde yer yoktu. Yalnız gel gelelim üretime geçtiğimde bütün heyecanım doğal yaşama dair bütün güzel fikirlerim yavaş yavaş yok olmaya başladı. Hani şu ekolooji uzmanı Erkan Şamcı'nın anlattığı tarifleri kullanarak, interneti kurcalayarak sıvı el sabunu yaptım. Rengi renk değildi olsun dedim, elime döktüm köpürmedi olsun dedim, kokusu koku değildi portakal yağı yerine defne yağı kullanırım olsun dedim.
Yılmadım vazgeçmeyip doğal yaşamaya kararlıydım.
Şampuan yaptım yine aynı şekilde kokusunu köpürmemesini umursamadan kullanmaya çalıştım. Şampuanı hazırladığım şişenin yarısını boşatmama rağmen şampuan dökme hissi yaşamadım. Saçımı kafamın üstünde bir kaya kütlesi gibi hissedince de malesef bundan da vazgeçmek zorunda kaldım.
Ama yılmadım.
Bulaşık makinesi deterjanı denedim. Hadi ben kullanıyım da gözümü kapatıveriyim görmeyiveriyim, olsun doğal olduya bana yeter deyim ama buğulu ve çizik çizik çıkan bardaklarımın açıklamasını misafirlerime nasıl yapacağımı bilemedim. Bunlar doğal yöntemlerle yıkandı demem o bardakları kullanırken içlerinin rahat olmasına yetemezdi çünkü.
Ev silmede de gaza geldim. Ninelerimiz arap sabunu kullanıyorlarmış, evleri mis gibi oluyormuş. Hem doğal yaşadıkları, doğal beslendikleri için de sağlıkları hep yerinde ve uzun ömürlülermiş dedim. Suyuma sirke attım karbonat attım arap sabunu attım güzel koksun diye de lavanta yağı döktüm. Yalnız lavanta şişesinin tümünü suya boşaltmama rağmen o ağır kokuyu bastıramadım. Temiz olsun doğal olsun yeter diye dirensem de bir süre sonra eve yerleşen o ağır koku en sonunda bundan da pes ettirdi beni.
Tüm bu olumsuzluklardan sonra çamaşır makinesi deterjanı üretimimi de başlamadan sonlandırdım. Yeri geliyo deterjanların bile çıkaramadığı lekelerin benim yaptığım deterjanlarla geleceği hali göze alamadım.
Kabul ediyorum arkadaşım. Ben beceremedim. iyi bir kimyager olamadım yada kimyasallaşan sosyal hayatıma yaşam görüşüme ne kadar istesem de doğallığı yerleştiremedim. Ya ben de sorun var yada ben benim için çok geç kaldım. Oysa içime sine sine yaşama hayallerindeydim.
Oysa bir anne geleneği miras bırakmak istemiştim kızıma.
Vuslat arkadaşlarına eşine dostuna ilerde çoluk çocuğuna benim usüllerimi sergilesin istemiştim. Banyo dolabını açtığında türlü yağlar, şık şık cam kaplarda sirkeler, rengarenk doğal sabunlar görünsün diye hayal etmiştim. Kızımın doğal ürünlerini kendi ellerimle hazırlayım istemiştim. Benden tarifler alsın, kızımın doğal yaşam danışanı oluyum, "annem böyle yapardı"lı bir cümlesi olsun istemiştim. Nerdeeee şöyle beş parmağında beş marifet hamarat bir anne de olamadım ki.
Aklıma Derya Baykal geldi şimdi. Kadının tiyatrocu kimliğini bi kenara bırak şu çulu çaputu olmadık şekillere sokması bile yeter yani. Nasıl özeniyorum şöyle kadınlara.
Öyle işte yapcak bişey yok. Dediğim gibi becerikli elleri öperim.
Haa hayatlarını doğal ürünlerle idame etmek isteyenler için doğal ürün shoplar yada internette satış siteleri bulmak mümkün. ama sanırım ben biraz anne eli değsin, made of Seda olsun istemiştim.
İtiraf ediyorum ben hala çamaşır suyu kullanıyor, çamaşırlarıma kokulu kokulu yumuşatıcılar katıyor, lavobolarımı jelle temizliyor, saçımı doğalsız olan ama ipek gibi gösteren şampuanlarla yıkıyorum.
Bu yazı: biraz beceriksiz, Bu yazı arap sabunu kokamıyor, uzak durun içinde bir dolu kimyasal barındırıyor. Çünkü bu yazı ne kadar istese de doğal olamıyor.
0 yorum
Yorum EkleYorumunuz