Annelik Çocukluk Mirasıdır

Kendime ne kadar kızsam az. Allah'ım ben ne yaptım diye dövünüp duruyorum. AnneliÄŸime kızıyorum, çocuk kalan yanım acıyor, Ã§ok korkuyorum, çok endiÅŸeliyim. Bilmiyorum kızımın dünyasında kaç cam kırığı bıraktım, ruhunu ne kadar zedeledim, çocukluÄŸunu ne kadar kanattım, anneliÄŸini ne kadar karaladım. Bu kadar etkilenmeme sebep olan olay Adem GüneÅŸ'den dinlediÄŸim Amerikalı profesör Henry'nin hikayesi.

Şöyle ki:

Gazeteciler Amerikalı Profesör Henry'ye soruyorlar.
"Sizin bu kadar mucit yada çok espritüel olmanızın altında yatan aldığınız eÄŸitim mi yoksa daha sonra kendinizi geliÅŸtirmeniz mi?"
Henry'nin cevabı "annem" oluyor ve ardından baÅŸlıyor annesiyle ilgili bir anısını anlatmaya. 
"6 yaÅŸlarındaydım, bir gün buzdolabından süt almak istedim. Küçük avuçlarımla taşıyamadığım süt ÅŸiÅŸesi elimden kaydı ve düşüp kırıldı. Annem geldi o sırada bana baktı gülümsedi ve dedi ki "Henry bak sütten ne güzel bir göl oluÅŸmuÅŸ. Ä°stersen cam kırıntılarını alıp suda yüzdürelim mi?"
Annemle birlikte birkaç dakika oynadık ve annem "Henry herkes kendi düşürdüğü kırdığı şeyleri kendisi temizlemesi lazım. Benden sünger yada temizlik malzemesi ister misin?". dedi.
"Evet" dedim ve bana temizlik malzemesi verdi. Kırılacak yada canımı yakacak ÅŸeyleri kendisi aldı. Daha sonra bahçeye çıktık ve
"Henry sana süt ÅŸiÅŸesi nasıl taşınır gösteriyim ister misin" dedi ve bana hareketlerle tane tane göstererek bir drama yapar gibi ÅŸiÅŸeyi neresinden nasıl taşımam gerektiÄŸini öğretti.

Hikaye bu kadar. Sonrasında Bununla ilgili Adem Güneş'in yorumunu paylaşmak istiyorum sizinle. O da diyor ki:

Sütün ÅŸak diye kırılması, ortalığı dağıtması, özgürlüğü ve geniÅŸliÄŸi yaÅŸayamamış bir anne babayı gerebilir. "Ne oldu!" diye gelirler içerden ve bir feryatla "ben sana kaç kere demedim mi?" diyeyle devam eder diyalog.

KiÅŸi kendi çocukluk döneminde tadabildiÄŸi özgürlük kadar kendi ebeveynliÄŸini sergileyebilir. 
Gergin kaygılı bir kişi ebeveynlikte de o kadar eksik kalacaktır.

Anne baba  kendi anne babalığına birÅŸeyler katmaya, kendi yaÅŸadıklarından ders çıkarmaya çalışsa bile ancak belli bir yere gelebilir. Tam bir baÅŸarı saÄŸlayamaz. ÖrneÄŸin Henry hikayesini dinlediÄŸinize ne güzelmiÅŸ, olabilirmiÅŸ demek ki bende böyle yapıyım diye düşünebilir bir anne. Yalnız içsel mekanizma buna izin vermez. ÖrneÄŸin asansör fobisi olan kiÅŸi korkmaması gerektiÄŸini bilir ama bu kendine hakim olmasını saÄŸlayamaz. Çocukluk döneminde özgürlüğü tadamayan bir ebeveyn de ben daha geniÅŸ oluyum, çocuÄŸuma daha hitap edici davranıyım diye düşünse de içinde kalan hisler birdenbire devreye girer ve gerilmesine sebep olur.


Neden gerildiÄŸime yüreÄŸimin parça parça olduÄŸuna gelince, bizim de  yakın zamanda Vuslat^la bir cam kapağı kırma olayımız oldu. Bende bizim anımızı paylaşıyım. Aradaki 7 farkı yada tek bir benzerlik var mı siz bulun.

Haftasonu ev temizliyordum. Vuslat da anne acıktım diye sürekli peÅŸimde dolanıp duruyordu. ben de evde makarna olduÄŸunu biraz beklerse onun için hazrlayabileceÄŸimi söyledim. Derken mutfaktan ÅŸangırt diye o olmaz olasıca ses gelmesin mi. Beynimden fışkıran sinirle Vuslat'ın yanına koÅŸtum. Yerde paramparça olan tencere kapağını görünce de verdim veriÅŸtirdim tabi çocuÄŸa. Bütün gün uÄŸraşıyorum da, görmüyor musun da sana bekle dedim de ÅŸimdi daha mı iyi oldu da falan filan. MeÄŸerse yavrum tencereyi ocağın üstüne koyup bana sürpriz yapacakmış ama kapak kayıvermiÅŸ. 
Kendimce açıklamam var elbet. Her zaman yaptığım birÅŸey deÄŸil, mutfağı temizlemiÅŸ orada iÅŸim bitmiÅŸken sil baÅŸtan dönme fikrine sinirlendim. Ayrıca bütün gün evin içinde koÅŸturu durmaktan da yoruldum diyebilirim.

Fakat bu kuru açıklamaları bir kenara barakıp Adem GüneÅŸ'in dediÄŸi gibi baktığımda kendi çocukluÄŸumu döndüm. Annemi gördüm ve çok hassas olduÄŸu kap kacak kırılmalarındaki tepkilerini hatırladım. Hiç anlam veremezdim annemim bardak kırılmasına bu kadar sinirleniyor olmasına. Ben kızıma böyle yapmıcam tanımıyla büyüttüm Vuslat'ı. Canı saÄŸolsun dedim. Bir farkındalığım var ki evet ben daha önce bardak tabak kırdığında hiç kızmadım kızıma Ama beynime koyduÄŸum ünlem engel oldu buna. Sadece tutmaya çalıştım kendimi, sadece canı saÄŸ olsun diye sayıkladım içimden. Farkettim ki engel olmasam annemle aynı tepkiyi verecek potansiyel var aslında bende de. Hemde annemle aynı konuda. Derken o tencere kapağıyla da kaçıverdi anneliÄŸim.

Bu Hanry hikayesini dinleyip Adem GüneÅŸ'in kendimle, annemle, anneliÄŸimle yüzleÅŸmemi saÄŸlamasıyla hatamı anladım. "Eyvah ben ne yaptım!" oldum. Vuslat'la konuÅŸtum biraz, özür diledim kızımdan. Öptü beni, sarıldı, neredeyse olayı bile hatırlamadı, gülümsedi bana. Peki ya kalbi ne diyordu? Ä°ÅŸte onun cevabını ancak Vuslat anne olduÄŸunda öğrenebileceÄŸim.

 

Bu Yazı: Büyüyüp ne kadar anne olduysa küçülüp o kadar kendini buluyor. Kocaman annenin ruhundan küçücük bir kalbin anıları fışkırıyor. Bu yazı ne kadar annelik tanımlasa da aslında kendine yazılan anneliÄŸi yaşıyor.

Etiket :  Adem GüneÅŸ , Ã§ocuk eÄŸitimi , Ã¶ÄŸrenilmiÅŸ annelik , Ã§ocuÄŸa yaklaşım 

0 yorum

Yorum Ekle

Yorumunuz

  1.