Aslan Oğlan ve Prenses Kızlar

 
 Konu senin aslan oÄŸlun, benim de prenses kızım. Hani biz bu sıpaları pamuklara sarıp büyütüyoruz ya, hani ÅŸu en sahip olamadığımız imkanarla, hani çocuk olarak yapamadıklarımızla, hani diÅŸimizden tınağımızdan artırdıklarımızla...


  Geçenlerde bi tv programında evliliklerden söz ediliyordu. Uzmanlardan birinin 100 yıl sonra ortada evlilik falan kalmayacak, kimse birbirini çekmek istemeyecek ÅŸeklinde bir yorumu oldu. Önce bi dinledim geçtim, yok beee ne saçmalıyorsun dedim. Yalnız düşündükçe acabaya doÄŸru bir yol aldım, hatta bi ara neredeyde evet çok haklı diyecek bile oldum.

 Ã‡evremizde, eÅŸimizde dostumuzda duyuyoruz yaÅŸanılan zor evlilik hikayelerini. Kol kırılır yen içinde kalır öğretileriyle büyütülen bir nesil olmuÅŸ vaktiyle. Ben seni verdim benden çıktın, o senin kocan döver de sever de, aman oÄŸlum sakın kızım falan filan iÅŸte. Bize daha uzak oldu bu söylemler. Daha özgürdük biz, daha bi kendimiz, baskıların daha ötesinde, farkındalıkları artmış... Yine de bilgisayarlar eline oyuncak olarak verilen bizim ÅŸu bacaksız sümüklüler kadar feda edilmedi dünya bize. Sokaklarda oynadık, akÅŸam ezanı eve girdik, hiÅŸÅŸÅŸ çok ayıplarla terbiye edildik. Bunların sonucu olarak da  kimimiz ÅŸahit olduklarımız, kimimiz bize yapılsın istediklerimiz, kimimiz kendi hayallerimiz doÄŸrultusunda yepyeni bir nesilin anneleri babaları olduk. Uzay çağı çocuÄŸu oldu onların adı. Bir çok imkanı gık demeden ellerinin altında buldular. Åžartlarını zorlayıp özel okullara gönderilenler var aralarında.  Bizim gibi "aa sus artık, büyüklerine cevap verme çok ayıpl"arla büyütmediler. Ezmedik onları, ezdirmedik, hakların var senin deyip çiÄŸnetmedik. Sizde de aynı ÅŸikayetler var mı bilmem ama (malesef) ÅŸahsen Vuslat'ın deli gibi hayalini kurduÄŸu, her gün kumbarasındaki paraları döküp döküp saydığı bir oyuncağı olmadı. Ä°stedi ve aldık biz, Almadığımız ÅŸeylerde tamam o zaman bi sonrakine geçeyim yaklaşımında oldu Vuslat, çünkü o da olmazsa illaki bi sonrakinin olacağını biliyor. Rahat büyüyor, bizim için ne kadar önemli olduÄŸunu bilerek, hatta zaaflarımızı çoktan çözmüş de kendine bir strateji çizerek. 

 Bazen kreÅŸte kimi densiz babaların yok efendim çocuklarına şöyle davranılmamalıymış, nden böyle yaklaşılmamalıymış ÅŸeklinde huzursuzluklar çıkardıklarını duyuyorum. Tabiki herÅŸeyin bir usul adabı vardır eÄŸer bi ÅŸikayetin varsa medeni bir ÅŸekilde dile getirirsin. Sonuçta karşındaki de odun deÄŸil bu iÅŸin eÄŸitimini almış mükemmel olmasa elinden geleni yapmaya çalışan konuÅŸmaktan anlayan insanlar.

Neyse gelelim konuya, yani ÅŸu bizim aslan oÄŸlan ve prensen kızlara. Yarın öbür gün bunlar evlenecekler Allah nasip ederse. Bigün çıkıp gelseler eve anneeee aAi bana ..... dedi, babaaaa Veli bana ......dedi, yada AyÅŸe çok kaprisli vs... Mesela az önce kreÅŸte sorun çıkardığını anlattığım babadan "ben o Ali'nin varyaaaaa" diye bir çıkış beklerim. Hiç durma kimsenin ağız kokusunu çekmek zorunda deÄŸilsin diye devam eder. Daha rahat büyüyen çocuklar bizlerden görmemiÅŸken gık mık çok çekerler mi acaba bir yabancıyı. Çalışıyorum iÅŸim var gücüm var alıp çantamı çıksam ailem de hep yanımda anlayışında çocuklar mı sunuyoruz hayata, kutsal evlilik müessesesine. O aÅŸkın sevgiye yolculuÄŸunda vefaya, iyi kötü her güne, hastalık ve saÄŸlığa geçiÅŸinde devam ederler mi hayat arkadaÅŸlarıyla kader birliklerine. "Eee yeter beee!" mi olur, sen benimsin atsam atamam satsam satamam mı olur? Yanlış anlaşılmasın tabiki dayanılmadığı yerde gerekiyosa bırakılmalı ama benim dediÄŸim dayanma eÅŸikleri mi düşecek acaba bizim çocukların. Yani tam da uzmanın dediÄŸi yerden bakıyorum duruma. EÄŸer üzülüyorsa çocuÄŸumuz, olamıyorsa gitmiyorsa kır diziini otur oturduÄŸun yerde demeyiz ama ya herÅŸeye üzülürlerse? Hani biz hiç üzmedik ya onları, gözlerinden akan bi damla yaÅŸa kıyametler kopardık ya onun için diyorum. 

 Tam bu noktada çok dikkat etmemiz gereken ince noktalar var sanırım. Kendisi olsun, haklarını korusun derken hepimiz de eÄŸri oturup doÄŸru konuÅŸalım fedakarlık olmadan evlilik olması mümkün deÄŸil. Bazen susmayı, alttan almayı, vefayı öğretmeliyiz çocuklarımıza. Ä°leride nine dede olduklarında hala aynı yastığa baÅŸkoyabilsinler, birbirlerinin bir yudum su vereni olabilsinler. Bazen huysuzluklarını, bazen dırdırlarını çekmesini bilsinler birbirlerinin. Lazım insan insana, güçlü, kimseye ihtiyacı olmayan ama ruhu soÄŸuk ve yalnız olmasınlar. Bazen iniÅŸlerle, bazen çıkışlarla iki tamın bir bütün olduÄŸu o güzel ahengi tutturabilsinler inÅŸallah.

 Biz daha bilinçli anne babalar daha deÄŸerlerine sahip çıkabilen evlatlar, gelecek için pırlanta gibi genç hanımlar, genç beyler yetiÅŸtirebilelim. Beyinlerinin, hayat ÅŸartlarının donanımı kadar kalplerini donanımına da yatırım yapalım. Kendi ayakları üzerinde durması için çabaladığımız evlatlarımızı manevi deÄŸerlerle de destekleyelim. Åžu uzman bigün haklı çıkmasın.

Bu Yazı: Biraz korkuttu bu anne yüreÄŸini. Sevgi neydi? Ä°yilikti, dostluktu, sevgi emekti repliÄŸini hatırladı sonra. 

Etiket :   

0 yorum

Yorum Ekle

Yorumunuz

  1.