Bizim Vuslat öyledir böyledir ama sıkı bir kitap okuyucusudur. Bunu övüne övüne, göğsümü gere gere haykırabilirim bu satırlardan. Bebekliğinden beri azlı çoklu 300 civarında kitap arşivi oldu kızımın. Her akşam, okunacak kitap sayısını artırma konusunda bizimle pazarlığa girmesi çaktırmasak da bizim için keyifli oluyor. Birçok şeyde olduğu gibi anne babanın örnek olması bu alışkanlığın edinilmesinde önemli bir etken mutlaka. Bunu üç aşağı beş yukarı her ebeveyn biliyordur zaten. Eee başka? Ben düşündüm de bizde olan başkaları. Onları paylaşmak istiyorum. Olur ya belki birinin hayatına dokunuverir. Belki tazecik bir fidanın büyümesi adına kan olur, can olur, bir yudum su olur bu satırlar. Onun için bu yazının sosyal sorumluluğu, kutsal bir görevi var.
Öncelikle belirtmeliyim ki kitap alışkanlığı da tuvalet alışkanlığı, uyku alışkanlığı kadar emek ister, özen ister, sabır ister. İnce eleyip sık dokuyacaksın. Biz Vuslat daha düşe kalka yürürken bile kendimizi evimizin yakınındaki kitapçıya atar saatlerce vakit geçirirdik orada. Öyle parka bahçeye gider gibi kitaplarla oynamaya gider kağıt kalem kokularının içine dalardık. Kırtasiye malzemelerine ve kitap reyonlarına bayılan ben için de bebekçilik oynamaktan tartışmasız daha keyif verici oluyordu. Çocuk kitapları bölümünden kafasına göre, kitapları indirir evirir çevirir dururdu. Ben de ona Vuslat bak bu çiçek, bu böcek, peki at hangisi diyerekten eşlik etmeye çalışırdım. Masada sabit oturmak istemediği kimi zaman raflara tırmandı, kimi zaman da yerlere oturarak kitap baktı. Metanetimi korudum ve hiiiç sesimi çıkarmadım ona. Gel git kitapçı çalışanlarıyla da arkadaş olduk. Biz kapıdan girdiğimiz anda "Oooo Vuslat gelmiş" tezahuratlarıyla karşılanmaya başladık bir süre sonra. Sağolsun Vuslat'a benimki kadar tahammül ettiler. Buraya kadarı kitap seçme alışkanlığının kitapçı bölümüydü. Ama bitmiyoooor.
Kitap sevmek, kitapçıda kitaplarla vakit geçirmek güzel olabilir evet ama işin bir başka boyutu daha var. O da okuduğun kitap türü. Eğer çocuğuna kitap alışkanlığı edindirmek istiyorsan kitapçıda ancak çocuk kitapları bölümünde vakit geçirebiliyorsun mesela. Ördek yumurtasını kaybetmiş, Ahmet Mehmet'le bisikletini paylaşmamışlı hikayelerin arasında... Sonra kolay değil öyle her akşam defalarca bal arayan ayının hikayesini aynı heyecan ve mimikle okumaya çalışmak. Mimik demişken önemli bir nokta daha belirtmek isterim ki düz yazı gibi öyle oku geç olmaz efendim. Nerdeeee? Yeri gelecek çığlık atacaksın, yeri gelecek ağlamaklı olacaksın. Yeri gelecek konuşmalarının arasına iki hav hav efekti katacak, rüzgar olup vuuuuuuuuvvv diye eseceksin. Bir kedinin köpekten kaçmasına deli gibi sevinecek çocuğunla çak yapacaksın. Kafana göre kitap beğenip almak da yok öyle. Sıpacığını da bir kişilik olarak kabul edip değer vereceksin. Seçimlerine saygı duyacaksın. Sıpacık gidecek kitap kokusunu çekecek ciğerlerine, dediğim gibi evirecek çevirecek okumak istediği kitabı kendisi seçecek. Konusu oyuncaklarını toplamamak olan iki ayrı kitabın bigün kahramanı Ali olanını seçecek, diğer gün kahramanı Veli olanını. Heeeep ayrı bir heyecanla okuyacaksın onları. Anneliğin kaçıp gık desen de mık demeyeceksin.
NOT: Anneliğin kaçması demek = Çocuk eğitiminde modern çağın öğretilerini unutup çocuğa değer vermeden, düşüncelerini, duygularını önemsemeden atadan kalma yöntemlere başvurmak. Örn: höööyt deyiverip yada ufak naracıklar atıp kısa ve öz işin içinden çıkıvermek gibi:))
Ayrıca evde yemek saati gibi düzenli kitap okuma saatleri belirlenmesi bu rutinin sağlanmasında gerekli bir faktör. Çocukla ortak paylaşım içinde olabilmek ve sohbet ortamı kurabilmek adına da çok faydalı olduğunu söyleyebilirim. Sonra çocuğun rahat erişip kurcalayabileceği bir kitaplık yada evde herhangi bir bölüm oluşturulması da çocuğun kitaplı bir dünya kurmasında bize yardımcı oluyor.
Bir de kitap alışverişi konusunda kimi anneler sırf eğitici olması adına çocuğun istediği kitabı bırakıp örneğin diş bakımını anlatan başka bir kitabı almayı tercih ediyorlar. Tamam dişine de baksın, öğrensin tabiki ama okurken ona heyecan vermeyen kitapla vakit geçirmesi kitap sevgisinin önüne set çeker. Özellikle hayatının kitabı sevme aşamasında kitap seçimindeki ilk kriter çocuğun ilgisini çekiyor olması olmalı. Sonra seçilen kitabın çocuğun yaşına göre olması da önemi. Yaşına göre kocaman kocaman resimliden daha seyrek resimliye kitap sayfa sayısındaki artışa göre bir geçiş yapıyor kitaplar. Bir bebeğe alınanla bir 3 yaş çocuğuna alınan, 3 yaşına alınanla 5 yaşındaki çocuğa alınan kitap türleri aynı olamaz.
Her şeyde olduğu gibi kitap alışkanlığının da ticaret boyutu var ki bana göre gereksiz. Müzikli kitaplar var, hikayesini kendisi okuyan kitaplar var, bebekler için hayvanların tüylerinin koyulduğu dokun hissetli kitaplar var. Çocuğun ilgisini çekiyor evet ama diğerlerine göre gereksiz bir maliyette oldugunu düşünüyorum. Kendi adıma bir iki tane dışında çok da fazla almadık biz bunlardan.
Dediğim gibi bu bizim sonucu başarılı olan yöntemimizdi. Size de bir katkısı olursa ne mutlu bana.
Bu konudaki en büyük duam hep okusun inşallah kızım. Kitap okumadaki huzuru, dostluğu, sıcaklığı, hem en kalabalık hem de en yalnızlığı çıkarmasın hayatından. İnsan olmayı okusun, sonra var olmayı... Kırılan bir kalbi onarmayı öğrensin, her seferinde daha bir umutlu başlamayı. Sonra karşısına çıkan kalpleri okumayı da öğrensin. Hangi kalp dost, hangi kalp can yakar satır satır arasın her insanda. Kitaplarda yazar mı bilmem ama gözüne baktığı anda karşısındakinin diyemediklerini okusun, elini tututuğunda hislerindeki samimiyeti, sesinin tonunda ne denli değer verdiğini.
Bu yazı: Biraz bilmiş, biraz burnu havada biraz da şakacı. Bu yazı gücünü tecrübesinden alıyor, bazen de çok daha ötesini bekliyor kitaplardan. Bu yazı dost bir yazı. Bak bir eli senin omzunda:)
0 yorum
Yorum EkleYorumunuz